25 Ekim 2009 Pazar

Passoposta: "Konu başlığınız otomobil servisi."

Haftasonu Batuhan'la otururken canımız çok sıkıldı. Öyle sıkılmışız ki televizyona takıldık. Star'da Beyazıt'ın (Öztürk, kendisi yakınım olur, adıyla hitap ederim) sunduğu "Ucunda Bir Milyon Var" adlı yarışmayı izledik. Kendisi "Passaparola" adlı yarışmanın muadili. Bayılırım bu sözcüğe. Muadil. Defalarca söyleyesim gelir.


Neyse, biz de bir benzerini yaptık. Gayet eğlenceli oldu.


Batuhan: Merhabalar Onur bey, Passaposta'ya hoş geldiniz.
Onur: Hoşbulduk Batuhan bey.
B: Onur bey, konu başlığınız otomobil servisi. Lütfen sakin olunuz.
O: Hmm hrmmm.. Pekala. Başlayalım efendim.
B: Süreniz.. başladı! Murat'ın tamirine giriştiği olay, A.
O: Astra! *tlink*
B: Doğru! Astra'nızda asla düzelmeyen durum, B.
O: Balans! *tlink*
B: Doğru! Yan sanayi olarak takılan parçalardan biri, C.
O: Cam! *tlink*
B: Doğru! Takılan hava yastıklarının  cinsi, Ç.
O: Çıkma-çakma! *tlink*
B: Doğru! Kazadan sonra sıkışan parça, 'türev' olarak da bilinir, D.
O: Diferansiyel! *tlink*
B: Doğru! Kazada delinen, arabanızda değiştirilmeyen parça, E.
O: Egzoz! *tlink*
B: Doğru! Aracınızda bozulan, düzeltilemeyen, durmayı sağlayan ancak aracınızda sağlayamayan parçalar bütünü, sistem, F.
O: Fren! *tlink*
B: Doğru! "Hocam arabanı topluyoruz, sigortadan toplayın dediler"* Murat'ın durumu, G.
O: Gaz! *tlink*
B: Doğru! Opel Astra aracınız olmasına rağmen başka bir arabadan takılan, buna rağmen orijinal olduğu iddia edilen rezalet, H.
O: Hava yastığı! Hrhmrmmrmrm** *tlink*
B: Doğru! Şimdi sırada gizli sosyal mesaj barındıran bir soru var. İnsanın en sadık dostları, İ.
O: İt! *tlink*
B: Doğru! Kazada her biri ezilmesine rağmen değiştirilmeyen, yol tutuşunu sağlayan parçalar, J.
O: Jant! *tlink*
B: Doğru! Orijinal olduğu iddia edilmesine, "Usta zaten hepsi aynı markanın üretimi" denmesine rağmen muadil olduğu ortaya çıkan parça, K.
O: Karbüratör! *tlink*
B: Doğru! Servisi yerle bir etmenizi sağlayacak alet, L.
O: Levye! *tlink*
B: Doğru! Onur bey, çok iyi gidiyorsunuz. Daha önce soruları bu kadar hızlı yanıtlayan olmamıştı!
O: Efendim ne kadar sinirlendiğinizle alakalı bu durum.
B: Heh heh heh! Dilerseniz devam edelim. Aracınızla tamirden sonra yapamadığınız şey, M.
O: Manevra! *tlink*
B: Doğru! Çok güzel Onur bey, soru kaçırmadınız henüz.
O: Hedefimiz o zaten. Ödül olarak arabayı alıp tabii ki Murat ustaya götüreceğim. (stüdyoda gülüşmeler)
B: Heh heh heh! Gerçekten çok mantıklı(!). Peki, neden Onur bey?
O: Tamamını açıklayamam ama, olayın içinde Amerika - Rusya - İsrail - İran - Çin ittifakı var. Daha fazla konuşursam hayatım tehlikeye girer.
B: Pekala Onur bey, kaldığımız yerden devam edelim. Servisiniz ödemeyi istediğinde aldığı tepki, N.
O: NAH! *tlink*
B: Onur bey, biraz ağır olmadı mı? (gülüşmeler) Sonuçta sansürcü bir zihniyette yaşıyoruz. Ayrıca servisiniz aramasın bunun üstüne?
O: Batuhan bey, biz ağzının payını kendisine iadeli taahhütlü yolladık. Hala yüzü varsa arasın tabi, benim de edecek iki çift lafım vardır. Ayrıca bu servisin, servisteki çalışanların gerçek hayatla herhangi bir alakası olduğu ispatlanamaz. Bu "hayal ürünü" serviste dönen bütün işler gibi, artık bizde de firmanın isminin "gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi yoktur". Kesinlikle. DEĞİL!
B: Anlayan anlamıştır artık. Heh heh heh. Kaldığımız yerden?
O: Devam edelim.
B: Bravo. Ne yazık ki puan veremiyorum buradan. (gülüşmeler, enerjik şovmen tavırları) Arabanızın son halinin -servisinizin iddiasına göre- tasviri, O.
O: On numara! *tlink*
B: Tebrikler! 16 doğru yanıtınız var.
O: Vallahi 29 harfe 29 soru sorsanız, hepsine diyeceğim bir şey vardır.
B: Doğrudur. Sadece kirletilen, bu hatadan dolayı sadece "koltuk temizlensin" demenize rağmen ekstra olarak yaptırılan, karşılığında da sizden 100 lira bahşiş istenen, kaportaya uygulanan koruyucu malzeme, P.
O: Pasta cila! *tlink*
B: (gülüşmeler) Kaportanız da çok düzgünmüş, gerçekten pasta cila halleder kalan sıkıntılarınızı!
B & O & Seyirciler & Telefonla katılan izleyiciler: HAHAHAHAHAHAHAHA!
B: Devam. Nasıl olsa bolca süreniz var, o yüzden kahkaha süresini sizden kesiyoruz, timer'ı boşuna durdurup da elektrik harcamayalım.
O: Pekâlâ.
B: Yetkili serviste, ön taraftan gerçekleşen kazalarda değiştirilen parça grubu, R.
O: Rot! *tlink*
B: Harika! Astra dendiğinde aklınıza gelen ilk şey, S.
O: Sapsarı bir pınar. *tlink*
B: En zor sorulardan biriydi ancak buna da doğru cevap aldık! Düzgün olduğu iddia edilen, ancak vites geçişlerinde sıkışıklığı belli olan sistem, Ş.
O: Şanzıman! *tlink*
B: Doğru! Servisiniz tarafından montaj sırasında delinen, etik olarak yenisini takması gerekirken onarılması önerilen ve ayrıca bir lastiğinizin hediye olarak verilmesi teklif edilen, orta konsoldaki büyük deri parça, T.
O: Torpido! *tlink*
B: Doğru! Bütün yaz bu servis yüzünden yaptığınız işlerin bütünü, tatile çıkamamanızın sebebi, U.
O: Uğraşı! *tlink*
B: Doğru! Açılan telefonlarda ailenizi ve özel olarak sizi ayar eden, ustabaşının kardeşinin sarf ettiği  ilk cümle, Ü ile başlıyor.
O: "Ünal hocam, şu oğluna biraz terbiye ver!"
B & Seyirciler & Yapım ekibi: HAHAHAHAHAHAHAHA!
B: Evet Onur bey, gerçekten çok ihtiyacınız varmış gibi. Sizi ayar edecek bu kadar soruyu sorduk ve mükemmel bir sabır örneği gösteriyorsunuz, size ayrıca bir de saat hediye ediyoruz, sponsorumuz olan Casiq'dan bir saat Onur bey'e! (alkışlar)
O: Efendim teşekkür ederim, hiç gerek yoktu. Zira ben bu yaz sonunda ermişlik mertebesine ulaştım. Vallahi terbiyeye ihtiyacım varmış, içimden ettiğim küfürlere de alınmışlar. E tabi, alınsınlar bir zahmet. Hatta dışımdan ettiklerime de, etrafımdakilerin ettiklerine de alınsınlar. Müsaade etsinler de küfür edeyim.
B: Ayrıca tebrik ederiz, saatinizi servissiz, güzel günlerde kullanın efendim. Devam edeceğiz, ancak kısa bir reklam arası verelim. Daha sonra tekrar sizlerle, kaldığımız yerden devam edeceğiz. Reklamlar!

* Reklam arası *
Aracınız
kaza mı yaptı? Çok mu ciddi hasarı var?
Veya olmasın, modifiye mi istiyorsunuz? Dışı Citroen C3,
içi Opel Astra, hava yastıkları Opel Korsa mı olsun?
10.000 bakımınız mı geldi?
Merak etmeyin! Biz 100.000 bakımıymış gibi aracınızın yürüyen aksamındaki her parçayı yenileriz!
Beyazşelale Otomotiv, özel
her türlü araba servisi, İstanbul'da hizmetinizde! Murat Akbıyık ve uzman ekibi, aracınıza bir uzman gözüyle bakacak, çakal eliyle parça takacak, acemi kulağıyla "Hocam ses mes yok arabada" diyecek, Ali Cengiz oyunuyla 10 ay taksit GİBİ YAPIP ödemeyi peşin alacak!
Her türlü aracınızı getirin bize, parçalarına ayırıp verelim size!
Beyazşelale Otomotiv'de
dürüstlük esastır. DEĞİL! Şimdi aşağıdan geçen minicik yazıları görmeye çalışın.
NOT: Eski müşteriler itina ile kazıklanır. Firmamız, kurumsal yapısı gereği orijinal parça kullanmaz. Bizde muadil rulz hacı! Dürüstlüğün esas olması kaidesi 1.000 TL üzeri hasar ve bakımlarda geçerli değildir. Hatta hiç bir durumda bizde dürüstlük esas değildir. Her reklamda söylüyorlardı, bizim de canımız çekti.
Hemen arayın, rezervasyonunuzu yaptırın. Libadiye'ye gelin sorun, kime sorsanız gösterir. Gelmemeniz için elinden geleni yapar ama onlara aldanmayın! Lütfen! Müşterilerimiz azalıyor!

Eğer 5 dakika 37 saniye içinde ararsanız, muadil parçalarda %5 indirim, orijinal parçalarda %200 zam promosyonundan yararlanabilirsiniz! Bize gelin, muadile can verin!
* Reklam arası *

B: Sevgili seyirciler, Passoposta kaldığı yerden devam ediyor! Onur bey, reklamlarda kötü bir tesadüf oldu sanırım?
O: Neyse artık, alıştık biz de.
B: Peki, devam ediyoruz o zaman. Tamirden sonra güçlükle geçirilen, hızlanmada etkili olan parça veya kavram, V.
O: Vites! *tlink*
B: Çok yaklaştık! 2 soru sonra Passoposta tarihinde bir ilk gerçekleşecek, bir kişi ilk defa tek bir yanlış cevap vermeden büyük ödüle ulaşacak! Aman nazar değmesin Onur bey, son 2 sorunuz. Süreniz uzun, düşünerek cevap verin lütfen. Karaktersiz, adi, şerefsiz anlamlarına gelen sıfat, Y.
O: Yyyy... Yavşak! *tlink*
B: DOĞRU! (uzun... uzun... uzun alkışlar...) Son sorunuz Onur bey...
O: Evet...
B: Hazır mısınız?
O: Hazırım, buyurun.
B: Geliyor... Son sorunuz... Onur bey, yarışma tarihine geçmek üzeresiniz!
O: Nedir ki efendim... Yaz tatilimi özetlemişsiniz resmen. (stüdyoda gülüşmeler)
B: Heh heh heh. Evet... Geliyor... Bu on numara olduğu iddia edilen araba, köye nasıl gider?
O: Zor! *tlink - tlink - tlink - tlink - tlink* (eşşek gibi alkış kopar)
B: DOĞRU CEVAP! BİLDİNİZ! TÜM SORULARI DOĞRU YANITLADINIZ! (Var Mısın Yok Musun'da büyük ödülü kazanınca patlayan konfetilerden patlar, alkışlar devam)
B: Size büyük ödülünüzü takdim edeyim Onur bey. (alkış devam) BMW X5 görünümlüiçi Renault Clio Symbol, motoru Fiat Albea, jantları Ford Granada olmak üzere, Beyazşelale Otomotiv'den özel üretim bir araç! Güle güle kullanın, dikkatli gidin ama.
O: Çok çok teşekkürler, bugüne gelmemi sağlayan ustalarıma, çıraklarına, tüm servis çalışanlarına teşekkürlerimle küfürlerimi iletiyorum!
B: Aman Onur bey, burada yapmayalım o işi. Heh heh heh. Sevgili seyirciler, bu hafta büyük ödülü vermeyi başardık. Önümüzdeki hafta bir başka skandalla, bir başka canlarla oynayanla, Veli Göçer'le ekranlarınızda olacağız! Passoposta, her Perşembe, kendi günündekendi saatinde Show TV'deDİR!!!

(seyirciler tek bir ağız)
Küfür istiyordun,
Sensin kafası dar,
Küfürdür bu satır,
Murat Akpınar, Murat Akpınar!

Sağlam eğlendim... Bunları yazarken de, dizayn ederken de aşırı eğlendim. Hatta eğlendik.

Tezahüratın da orijinalini bilen bilir, ben de onu orijinaline uygun olarak uyarladım ama yazmıyorum buraya.

Haydi gözün aydın Murat bey :)

Senaryo aşamasındaki ortağım Batuhan'a da ayrıca teşekkürler.

Okuduğun için teşekkür ederim sevgili okur, biraz olsun eğlenebildiysen ne mutlu bize.

NOT: Aslında yayınlamayacaktım ama, son olaylar ışığında bunu yayınlama isteğim iyice perçinlendi, ben de bu gece tamamlayıp sürdüm yayına. Hadi görüşürüz sonra...



Bookmark and Share

Sabrımı taşırmayınız.

Rica ediyorum bu sefer. Yeter artık.

Sabrımı taşırmayınız. Aramalara devam ederseniz eğer, günah benden GittiGidiyor.Com.

Lafı çok da uzatmanın anlamı yok. Klasik ustamla ayarlaşmalarımız. Kendisi sıkı takipçim olur, sizden iyi olmasın.

Bu gecelik bu kadar. Yakın zamanda güzel bir blogla devam etmeyi planlıyorum. Hadi iyi geceler.
Bookmark and Share

17 Ekim 2009 Cumartesi

TTnet'e kafam girmiş...




Merhabalar.

Belgeli, ispatlı, hızlı bir başlangıç yaptım. Rahatsızsan uyar lütfen beni. Ancak önceki çalışmalarımdan (yine bkz: the Astra Incident) bilmektesinizdir ki genelde ispatlı, belgeli falan çalışıyorum.

Belki biliyorsundur, yazın başında bi tane external harddisk aldımdı. Ayıptır söylemesi 1 terabayt.

Nasıl doldurayım bilemedim.

Bir de yaz başında limitsiz olmuştum ben ADSL'de. Bir bakayım, ne kadar indirmişim etmişim diye. Temmuz 2009'u rekor bilirken, Eylül 2009 önceki rekorumu da egale etti.

Limitliden limitsize geçtiğim için acısını çıkarırcasına indirmişim. Neler yapmışım ben? Sen durmazsan, ben durmazsam, köpekbalıkları fiberoptik kabloları yerse, nasıl çıkar ADSL'ler 1Mbit'ten 8Mbit'e?

Cidden kimlerin internetinin yavaşlamasına sebep olduysam özür dilerim. Belgesini de yazının başında sunmuş idim sizlere.

İyi günler.
Bookmark and Share

10 Ekim 2009 Cumartesi

Şarkı bile yazdım servisime. Mutlu olun, sağlam reklamınızı yapıyorum

Reklam kampanyam aralıksız devam ediyor. Reklam şarkıları bile var artık.

Ferhat Göçer
'in bir şarkısı vardı, "Çok Sevdim İkimizi" miydi neydi adı, tam hatırlamıyorum. Ama oyun oynarken bir anda ilham geldi, şarkıyı baştan yarattım ve sevgili servisime ithaf ediyorum... Bence güzel oldu. Takdir yine sizin.

Çıktım sigortaya, evraklar elimde
Ağzını kırmamak için kendimi tutuyorum
Çıkmaları tekrar tekrar geçiriyorum gözden
Neydi kazıkların, davaya hazırlanıyorum

Yok, bittin çoktan galiba
Yok, bittin çoktan!

Şimdi bir çıkmacı toplar bizi
Muadil parçalar ayar eder bizi
Servis, eksperiyle kazıklar bizi
Ben aslında çok sevmiştim eyırbeg**'imi

Anladım bizim Murat* çok takılmıyor bana
Öncelikler değişmiş, malum devir başka
Bunca yıllık müşteriniz, yine de kazık attın
Ayar ettin bizi, hepimizi, dalacaz sana

Yok, bittin çoktan galiba
Yok, bittin çoktan!

Şimdi bir çıkmacı toplar bizi
Rot-balans ayarı boktan gibi
Murat* eksperiyle kazıklar bizi
Ben aslında çok sevmiştim eyırbeg**'i

Çok uğraşmadım. YouTube'dan şarkıyı bir kez dinleyince sözler geldi ardı ardına.

Arabanın servisten çıkmasını beklerken de bir tane yazmıştım, hemencecik paylaşalım onu da.

Aman ustacım, n'oldu bizim Astra?
Aman ustacım, n'oldu bizim Astra?
Ayar etme beni Murat* usta,
Bayıltmayım seni aparkatla...***

*: Gerçek ismini bilen biliyor. Onun da artık muadil bir ismi var.
**: Opel Astra araca takılan çıkma Opel Korsa hava yastığına "eyırbeg" denir.
***: "İndim Dereye Taş Bulamadım" ezgisiyle söylerseniz anlam kazanır.

Yazdım ama hala isteğim geçmedi. Halen içimde deli gibi bişeyler yazma isteğim var. Bu gece bir tane daha yazabilirim aslında. Belki de.

İyi seyirler dilerim.
Bookmark and Share

5 Ekim 2009 Pazartesi

Lakin hayattaki her şey kötü değil a dostlar.

Üniversiteye başladım.

Garip bi yermiş tabi. Hele ki Yıldız Teknik Üniversitesi ve Makine Mühendisliği ise.

2. öğretim bir öğrenci olarak 1. öğretim derslerini alabilmiş olmak süper. Ancak Davutpaşa ve Yıldız arasında mekik dokumak berbat. Bir günüm orada, bir günüm burada zor iş. Hele ki yolda Metrobüs arızalandı mı hepten nanay. Ki geçtiğimiz günlerde başıma geldi. Yukarıdaki Metrobüs yazısına tıklarsanız bozulan aracı görebilirsiniz. Resmi ben çekmedim. Hatta o bozulan aracın ta kendisi değil. Her hakkı kimde saklıysa ona gidin.

Yahu Davutpaşa'ya gidiyorum. Bayrampaşa'da kapı kendi kendine açılıp kapanmaya başladı. Uzun süre bekledik. Adamın biri koşa koşa geldi "Orda reset tuşu var ona bas lang!" diye. "Artık kapıyı açmazsın sen de herhalde" dedim, Topkapı'da açtı. Tek kapıda sıkıntı var hani, diğerlerini açsa ölmez. Açtı. Yine bozuldu. Yine aynı terane. Cevizlibağ'a kadar arızalı arızalı gitti. Sonrasını bilmiyorum.

Okulda adam gibi bilgisayar laboratuvarının olmaması da üzücü bir gelişme. Hani öğlen, farz-ı misal dedim ki, şöyle bir ağız tadıyla FarmVille'ime bakayım, maillerimi kontrol edeyim, yahut bir blog ekleyeyim, olmaaaz! Öğrenci Bilgisayar Laboratuvarı'nda tam 9 adet PC var. Geri kalan masalarda ya sadece Phillips 105E monitör, ya da Exper Net Terminal diye bir geyik. Anlayamadım. O aletlerde de DOS kalitesinde bir görüntüyle çakma Vindoz imajı var. Hani klavyeden Başlat tuşuna basıyorum, ekranda Start yazıyor ama orada da bir hareket yok yani. Garip.

Bölümde gerçekten bir erkeğe düşen kız miktarı gramajla belirleniyor. Toplam olarak 452 kişiyiz, bunlardan sadece 24'ü kız. Erkeklerin arasında şinitsele bile farklı gözle bakan var yani, hatta simite bile! Simit yahu! Kandil simidi de değil üstelik. (gülüşmeler) Bölümün ruhunu erkenden özümsemiş arkadaşlar. Biri de Beşiktaş Rıhtım'da kadın parfümlerini yakalamaya çalışıyordu. Öyle hasret kalmış yani. Tabi o arkadaşın 2. yılıydı, üstelik 2. yılında da 1. sınıfı okuyordu.

Gerçi geçen hafta bir Temel Bilgisayar Bilimleri dersine girdik, sınıf kapasitesi tam 100 kişi. 100'ü de erkek. Havada kadın kokusu da yok yani. Salt hormon, salt ter. Top sakal, kareli gömlek kokusundan bahsetmiyorum bile.

Hmmm...

Tüm meslektaşlarıma Allah'tan sabır dilerim. Okuldaki arkadaşlarıma da. Sonuna kadar rekabet.

Ne bileyim, bu da böyle gelişine bir blog oldu. Parmak antrenmanı diyebiliriz. Canım sadece blog yazmak istedi.

Böyle de okuyucusuyla barışık, içi dışı birimDİR. "birim" değil.
Bookmark and Share